Katkı Payı ve Değer Artış Payı Alacağı Yargıtay Kararı detayları sitemizde sizler için paylaşıldı. Hemen bu içeriğie göz atarak merak ettiğiniz hususlar için uzman avukatlarımıza anında danışabilirsiniz.
8. Hukuk Dairesi 2020/4259 E. , 2021/4054 K.
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Katılma, Katkı Payı ve Değer Artış Payı Alacağı
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda ... 1. Aile Mahkemesinin 28.12.2017 tarihli ve 2015/204 Esas, 2017/907 Karar sayılı kararıyla katılma alacağı ve katkı payı alacağının kabulüne, değer artış payı alacağı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen davalı adına kayıtlı 3614 ada 2 parsel, 5039 parsel ve 1875 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazlar için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000 TL katılma, değer artış payı ve katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 11.12.2017 tarihinde talebini 475.331,60 TL katılma alacağı, 209.361,72 TL katkı payı alacağı olarak artırmıştır.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, katılma alacağı yönünden davanın kabulü ile 475.331,60 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsiline, katkı payı alacağı yönünden 209.361,72 TL katkı payı alacağının 50.000 TL’nin dava tarihinden, kalanının 11.12.2017 tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından davalı vekilinin 1875 ada 1 parselde 1, 2 ve 5 numaralı bağımsız bölümlerdeki taşınmazlara ve 3614 ada 2 parsele ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının değer artış payı alacağı talebi bulunduğuna yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, davaya konu 1875 ada 1 parselde 1, 2, 3, 4 ve 5 numaralı taşınmazlar ile 5039 parselde kayıtlı taşınmazdan kaynaklanan 475.331,60 TL katılma alacağının bulunduğunun tespitine fakat talepten fazlasına karar verilemeyeceğinden, 458.664,60 TL katılma alacağının faiziyle davalıdan tahsiline, davacının 3614 ada 2 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklanan 209.361,72 TL katkı payı alacağı olduğunun tespitine ancak talepten fazlasına hükmedilemeyeceğinden 192.694,72 TL katkı payı alacağının 33.333 TL’sinin dava tarihinden, kalanının talep artırım tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsiline, davacının değer artış payı alacağı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davalı vekilinin davaya konu 3614 ada 2 parselde kayıtlı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre 3614 ada 2 parsele yönelik dava, katkı payı alacağı isteğine ilişkindir.
01.01.2002 tarihinden önce 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi´nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM mad.170). TKM´de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri mal varlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu´nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK mad.544, TBK mad.646).
Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM mad.186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM mad.189). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği mal varlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle (maaş, gündelik, kar payı vb.) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay´ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 Sayılı TKM´nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacağı miktarları hesaplanmalıdır.
Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.? ? Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır.
Somut olaya gelince; eşler, 06.11.1973 tarihinde evlenmiş, 19.01.2015 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK´nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Tasfiyeye konu 3614 ada 2 parselde kayıtlı arsa vasıflı taşınmazın 301/490 hissesi, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 11.05.1999 tarihinde davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 Sayılı TMK mad.179).
İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu taşınmazın edinimine davacı kadının çalışarak katkısı sebebiyle %66 katkı oranı tespit edilerek hesaplama yapılması yerinde ise de; hesaplamada 3614 ada 2 parsel sayılı taşınmazın arsa niteliğinde olması, davalının taşınmazın tamamına değil 301/409 hissesine malik olması ve taşınmaz üzerinde muhdesat şerhi bulunması hususlarının dikkate alınmaması doğru olmamıştır. Bu sebeple, mahkemece, öncelikle davaya konu 3614 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının ilk oluştuğu tarihten itibaren tüm dayanak ve tedavülleriyle birlikte dosyaya getirtilmesi, davalının parseldeki 301/409 hisseyi hangi tarihte, ne şekilde edindiğinin, bununla birlikte parselin tapu kaydında yazılı “üzerindeki bina ...’na aittir” şerhinin hangi sebeple ve hangi tarihte konulduğunun belirlenmesi, bundan sonra mahalinde yapılacak keşifte, parsel üzerindeki şerhe konu binanın, katkı payı alacağı hesabında dikkate alınan ve inşaat mühendisi ... ... ile gayrimenkul değerleme uzmanı Günay Kılıç Kavak tarafından dosyaya sunulan 26.09.2017 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen yapı, depo veya ardiye ile aynı yer olup olmadığının mahalli bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, belirlenecek duruma göre hesaplamada dikkate alınıp alınmayacağının belirlenmesi, yine yapı, depo, ardiye olarak yazılı malvarlığının davalı tarafından meydana getirilip getirilmediği ve yalnızca davalıya ait olup olmadığının tespit edilmesi, anılan hususlar yerine getirildikten sonra oluşacak duruma göre yapı, depo ardiyenin dava tarihi itibarıyla belirlenen değerlerinin tamamının hesaplamada dikkate alınıp alınmayacağının tespiti gereklidir. Ayrıca, davalı, taşınmazın tamamına malik olmadığına göre davalının maliki olduğu 301/409 hissenin karşılığı olan arsa değerinin hesaba katılması zorunludur. Açıklanan tüm bu eksiklikler giderilmeden 3614 ada 2 parsel sayılı taşınmazın arsası ve üzerindeki yapı, depo, ardiyenin toplam değerlerinin hesaplamaya esas alınması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle HMK´nin 371.maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle reddine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, karardan bir suretin de İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 17.05.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.