+90 216 606 55 00

Kiracının Demirbaşa Zarar Vermesi Yargıtay Kararı

Kira Sözleşmesi detayları ve Kiracının Demirbaşa Zarar Vermesi ile alakalıYargıtay Kararı içeriğini FD Partners Hukuk sitesinden inceleyebilir ve anında uzman avukatlara danışabilirsiniz.

İstanbul ilinde bulunan hukuk büromuzu arayarak kısa süre içerisinde benzer hususlar ile alakalı profesyonel destek almanız mümkündür.

3. Hukuk Dairesi         2021/5950 E.  ,  2021/9812 K.

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ


Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi üzerine, ilk derece mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; iş yerini 01/07/2004 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli kira sözleşmesi ile davalıya kiraya verdiğini, Eskişehir 1. Noterliğinin 20/05/2014 tarihli ve 1378 sayılı ihtarnamesi ile sözleşmenin yenilenmeyeceğini davalı kiracıya bildirildiğini, taşınmazın 04/07/2014 tarihinde tahliye edildiğini ancak tahliye sırasında taşınmazda bulunan demirbaşlara zarar verildiğini, durumdan komşuları aracılığı ile haberdar olduğunu, mahkeme aracılığıyla zararın tespit edildiğini, tespit dosyasında bilirkişi aracılığıyla zararın 88.290 TL olarak belirlendiğini, zararın tahsili için başlatılan takibin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu, kira sözleşmesi uyarınca demirbaşların aynen iadesi ve yapılan masrafların da taşınmazda bırakılması gerektiğini iddia ederek; davalının takibe itirazının iptali ile lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacının mala zarar verme suçu iddiasıyla yaptığı şikayet sonucunda savcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, zarar gördüğü iddia edilen eşyanın kendisine teslimine ilişkin belge bulunmadığını, davacının taşınmazı itirazsız aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; kiracının kiralananı ne halde aldı ise o halde teslimle yükümlü olduğu, kira sözleşmesinin 6. maddesinde kiralananın içindeki demirbaşların kira süresinin bitiminde tamamen iade edilceğinin düzenlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takibin 50,950 TL asıl alacak üzerinden devamına karar verilmiş; hüküm, her iki tarafça istinaf edilmiştir.

Bölge adliye mahkemesince; davacının hasar gördüğü yahut bulunmadığını iddia ettiği demirbaşların varlığını ispatlayamadığı, kiracının ise kiralananı özenle kullanmakla yükümlü olup, hor kullanma tazminatından sorumlu olduğu gerekçesiyle, her iki tarafın istinaf taleplerinin esastan reddine dair verilen karar tarafların temyizi üzerine Dairece verilen 24/10/2019 tarihli ve 2018/4103 E 2019/8381 K sayılı, kararıyla; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplama yönteminin hükme elverişli olmadığı, mahkemece alanında uzman ayrı bir bilirkişi heyetinden davalı tarafça meydana getirildiği iddia edilen hasarlardan hangilerinin hor kullanımdan, hangilerinin olağan kullanımdan kaynaklandığı ayrı ayrı tespit edilerek, hor kullanmadan kaynaklanan hasar bedelinden yıpranma payı da düşülerek hor kullanma bedelinin tespit edilmesi konusunda rapor aldırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle, bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen hüküm bozulmuştur.

İlk derece mahkemesince; bozma kararına uyularak alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının 87.457,20 TL yönünden iptaline ve takibinin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.

Mahkemece, her ne kadar bozmaya uyma kararı verilmiş ise de, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.

Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.). Bu yükümlülük bilirkişi heyeti bakımından da geçerli olup, bilirkişi raporu hazırlanırken de uyulan Yargıtay kararı çerçevesinde inceleme ve hesaplama yapılmalıdır. Bozma kararına uyulması ile lehine bozma kararı verilen verilen taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi ile de usuli kazanılmış hak doğabilir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Hukuk Genel Kurulunun 20/12/2013 tarihli ve 2013/23-131 E. 2013/1681 K. sayılı kararı).

Somut olayda davacı tarafça demirbaş zararı ile hor kullanma zararının tazmini talep edilmiştir. Bozma öncesi hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tespit sırasında bulunmayan ancak tespit raporunda zarar kalemi olarak belirtilen demirbaşlar hesaplama dışında tutularak yalnızca hor kullanım sebebiyle kiralananın mevcut durumu gözetilerek yapı yüzdesi üzerinden hesaplama yapılmış, bölge adliye mahkemesi kararında da hasar gördüğü yahut yerinde olmadığı iddia edilen demirbaşların varlığının ispatlanmadığına değinilmiş olup, bozma kararında da açıkça hor kullanım zararının hesaplanma yönteminin yerinde olmadığı belirtilerek hor kullanma zararının hesaplanması yönünden karar bozulmuştur. Yukarıda yapılan açıklamalar da dikkate alındığında; bozma kararı, hor kullanma zararının hesaplanmasına ilişkin olup, bunun dışında kalan demirbaş zararına ilişkin talep konusu tutarlar, hor kullanma zararı kapsamında olmadığından bu bakımından hüküm kesinleşmiştir. Yine bozma kararında açıkça, hor kullanma zararının nasıl hesaplanması gerektiği ifade edilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu hem hesaplama yöntemi hem de demirbaş zararının hesaplamaya dahil edilmesi yönleriyle bozma kararına uygun değildir. Bilirkişilerce bozma kararı dikkate alınmayarak her bir kalem bakımından hor kullanımdan mı olağan kullanımdan mı kaynaklandığı ayrımı yapılmaksızın, tespit dosyasındaki kalemler aynen esas alınarak bunların hor kullanmadan kaynaklandığı belirtilmek suretiyle, olağan kullanımdan kaynaklanan “boya badana cila” “moloz atılması genel temizlik” gibi kalemler ile demirbaş zararı kapsamında olup bozma kararı dışında kalarak kesinleşen “muhtelif mobilya” “davlumbaz” “kombi” gibi demirbaşlar hesaplamaya dahil edilip, gerekçesi açıklanmaksızın 10 yıllık kullanım sonrası %7 yıpranma payı düşülerek hesaplama yapılması hatalıdır.

Buna göre mahkemece; tarafların usuli kazanılmış haklarına riayet edilerek alanında uzman bilirkişilerden önceki raporlardaki tespitler incelenip kira süresi de dikkate alınmak suretiyle; bedelleri önceki bozma kararına uygun şekilde talep konusu her bir kalem bakımından hor kullanım- olağan kullanım ayrımı yapılıp, olağan kullanımdan kaynaklandığı tespit edilen kalemler ile kiralananda var olduğu ispat edilemeyen demirbaşlar ve eşyalar hesaplamaya dahil edilmeksizin hor kullanım zararının tespitine yönelik taraf ve yargı denetimine açık, hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK´nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK´nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK´nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar

E-Bülten
E-Bülten Aboneliği
Duyurular ve yeniliklerden haberdar olmak için e-bültenime kayıt olun.